Erkeklerin bayanları çoğu zaman büyüleyici bulmasının en önemli nedeni, bayanların kendilerinden çok daha farklı olmalarından kaynaklanmaktadır
Onlar yüzünün güzelliğini bakımlı saçlarıyla tamamlar. Onlar kış aylarında da güneş kremleri kullanmasını bilen istisnai özellikleriyle yaşayan efsanedirler.
Kadın bilir ki; narin yüzü ruhunun aynasıdır. Bilirler ki sıkıcı ve depresif yüzün kendisine önem göstermeyen sağlıksız kişi portresini ortaya çıkarır. İnsanların ilk dikkatini çeken noktasının kişinin yüzü olduğunu bilirler.
Yüzünde akne veya leke gibi cilt sorunları varsa, bu kusurları dikkat çekmeyecek şekilde kapatacak yolların natürel kozmetik olduğunu ve naturel kozmetiğin insanda pozitif etki yarattığını anlatayım.
Naturel kozmetikle kadın yüzünün güzel görünmesi tek başına yetmez, yüzüne güzel bir ifade de takmasını sağlar.
Güzel ve büyüleyici iki kız arasındaki farkı yaratan aslında yüzünde yer verdiği ifadelerdir.
Karşındaki insanla konuşurken ortaya çıkaracağı samimi bir gülümseme, içten sıcak bir kahkaha veya hınzırca bir göz kırpma, karşındaki insanın gözünde çok daha çekici ve sevimli bir hal almasını sağlayabilir. Bu da kadının anatomik naturasıdır.
Kendisinin güzel olmadığını düşünen bir bayan bile yüzünde takındığı ifadeleri ve hareketleri nasıl kontrol etmesi gerektiğini öğrenirse, erkeklerin gözünde vazgeçilmez biri haline gelebilir.
Sevgili bayanlar bazılarınıza bu söylediklerim saçma gelebilir ama aynanın karşısına geçerek birkaç yüz ifadesi çalışmaktan zarar gelmeyeceğini bilmelisiniz. Örneğin aynanın karşısına geçerek sevimli bir gülümseme veya davetkar bir göz kırpmasını nasıl yapabileceğinizi keşfetmeye çalışın. Sahip olduğunuz aura sizi her her zaman saran bir şeydir ve bu siz isteseniz de sahte olamayacak kadar gerçektir.
Zihin kozmetiği:
Hiçbir nedeni yokken yanınıza oturan birinden rahatsız veya husursuz olduğunuz olmadı mı?
Veya ilk kez konuştuğunuz birinden hoşlanmadığınız?
Diğer bir yandan sadece size ilk kez merhaba dediği için onun etrafında kendinizi rahat hissettiğiniz biri olmadı mı? Farkında olsanız da olmasanız da aura sizi saran ve çevreleyen bir şey. Eğer siz negatif olursanız, çevrenizdeki insanlar da auranızdan etkileneceklerdir ve size karşı pozitif olmak gibi bir uğraş içerisinde bulunmayacaklardır.
Bu yüzden zihninizi her zaman pozitif düşüncelerle doldurmaya çalışın ve çevrenizdeki insanlara karşı samimi bir tavırla yaklaşmayı deneyin. Eğer siz kendinizi pozitif hissederseniz; isteseniz de istemeseniz de çevrenizdeki insanlara da bu şekilde yansıyacaktır.
Size küçük bir önerim var.
Kendinize benzettiğiniz veya çevrenizdekilerin sizi ona benzettiği bir ünlüyü takip etmeyi deneyin. Bu noktada bahsettiğimiz benzerlik tabii ki sadece vücut hatlarınızdan ibaret olmalı.
Yürüyüşünüz, konuşmanız ve bir hanımefendi gibi davranmanız, karşı cinsin en çok ilgisini çeken unsurlardan bazılarıdır.
Sahip olduğunuz güzellikleri saklamak sizi olduğunuzdan daha çekici veya güzel yapmayacaktır. “Gurur Duyduğunuz Şeyleri Herkese Gösterin”. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tanımlamasına göre “sağlıklı olmak” yalnızca hastalıklardan uzak kalmak değil, aynı zamanda kişinin mental ve sosyal açıdan da tam bir mutluluk içinde bulunmasıdır. Göreceli olarak her zaman sıralamalarda sağlık ve mutluluğun ardından gelen “güzellik” ise açık ve net bir şekilde tanımlayabileceğimizi sandığımız bir kavramdır.
Gelin size güzelliği tanımlayım.
Güzellik
“Güzellik; bize keyif veren, hayranlık uyandıran biçimler ve orantıların bir bileşenidir.”
“Güzellik; kalıp ve hacim arasındaki dengedir. “
“Güzellik; en sonunda gözlerimize keyif veren, içimizde estetik bir his ve hayranlık oluşturan
bir duygudur.” Güzellik tanımının matematiksel modellemesini yaptığımızda, gereken en önemli noktanın; güzelliğin kendi başına aslında var olmadığıdır. Güzellik sadece ona bakan kişinin gözünde tanımlanabilecek bir kavramdır. Güzellik ancak ve ancak başka bir gözün varlığında var olabilir de diyebiliriz.
Hoşa giden her şeyi güzel diye de tarif edebiliriz güzelliği. Bireysel farklılıktır güzellik. Sadece güzelliği tespit edenin tanımının dışında güzelliğin bir nesnenin meselesi olduğunu da iddia edebiliriz. Zira güzellik bireysel bir his olarak algılanmamalı. Güzel anonim hislerin kaliteleşmesini sağlamakta en etkin rol üstlenir.
Birçok filozofa göre “güzellik iyidir ve iyi olan güzeldir.” Güzellik parçaların toplamından daha büyük olan bütünlüğü dolayısıyla göze çarpmaktadır. Burada güzelliğin bütünü oluşturan ayrıntıları ortaya çıkardığını görürüz. Güzellik bugünkü hislerimizle algılanmakla kalmaz etkileyiciliği ile yarınki duygularımızı oluşturur. Ayrıntıyı ortaya çıkarır. Güzellik mutlu tercihleri yaratan özelliklere sahiptir. İnsanın yüzünün hoşumuza gitmesi, bu insanın yansıttığı genel havasının hoşumuza gittiğinin göstergesidir. Bir insan birçok yönden cazibeli olabilir. Oysa cazibe kavramlarını ortaya çıkaran güzellik değil midir? Güzellik sadece göz için değil, beyin için gereklidir. Güzelliği cazibenin bileşeni olarak da tanımlamak mümkündür. Cazibe her ne kadar süreklilik arz etse de, kişinin kendisini güzel hissettiği zamanda cazibesini koruduğu gerçeğini kabul ederiz.
Kişi bakımlı değilse: cazibe kalıcı, güzellik geçici olur. Bir kadının güzel veya güzel olmayarak değerlendirilmesi sadece orantılarının simetrisi ile ilişkili olmayıp, bu bütünlüğün potansiyel cinsel olanakları telkin edip etmemesine bağlıdır ve nefsi duygular ancak böylelikle estetik hislere dönüşür. Bu klasik açıklamalardan sonra sonuç olarak değişik kültürler ve kişiler arasında güzellik hissinin farklı olduğunu ve bunun sadece kalıp ve simetri durumuna bağlı olmadığını söyleyebiliriz. Bir insanın kişiliği, çekiciliği ve iç güzelliği, kişinin bir bütün olarak hoş bir görünüm sağlamasında etkilidir. Bu hoş görüntüye, yani güzelliğe sadece göz değil, beyin ve kalp de karar verir. Ruhumuz tıpkı bugünkü deneyimlerimizin geleceğimizi etkilediği gibi, içimizde olan ve karar verme yeteneğimizi yönlendiren eski deneyimlerimizden etkilenmektedir. Buda’nın “bugün dünün oğludur ve yarının babasıdır” sözü konumuzla ilgili ne çok şey anlatmaktadır. Güzelliğin bir buz dağı gibi olduğunu, sadece o buzdağının küçük bir parçasını görebildiğimizi unutmamak gerekir. Belki de bir insanın başka bir yüzde çekicilik hissetmesinin nedeni o yüzde gördüğü çocuksu simaların varlığıdır. Herkes çocuksu bir yüz ifadesinin çekiciliğini hisseder. O çocuksu yüze bakış; içgüdüsel olarak koruma hissine bağlı duygulanmalara yol açar. Bayanlardaki bu duygulanma sinyalleri; bayanda infantil karakteristikler; yuvarlak ve dolgun bir kafa yapısı, çıkıntılı alın, dolgun yanaklar, küçük, yukarı kalkık burun olarak özetlenebilir. Bu sinyaller; insanda koruma hissini uyarırken, bir kız çocuğunun yüzündeki saf pırıltının, sevecenliğin, dürüstlüğün ve incelmenin çağrışımını yaparlar. Oysa bir yetişkinin kadın yüzünde bu reaksiyonları izlemek mümkün değildir. Yetişkin kadın yaşlandıkça yüzü değişmiş, kafa yapısı düzleşmiş, alnı daha az çıkıntılı, burnu daha uzun, yanakları daha düşük bir görünüm almış ve sonuçta sevimli çocuksu ifadesini yitirmiştir. Çocuklar ile karşılaştırıldığında yetişkinlerde yuvarlaklığın yerine köşelerin ve kırışıklıkların geldiği göze çarpar. Bu ifade artık yetişkin hayvanlarda olduğu gibi insanda da koruma içgüdüsü oluşturamaz. Karşıtlık hayret vericidir. Bu çizgileri, en iyi tanıyanlar bu karşıtlığı sanatlarında da dile getiren çok başarılı desinatörler ve sanatçılardır. Çocukluk dönemine ait yuvarlak hatları yitirme konusunda iki cinsi karşılaştırdığımızda, kadınların yuvarlaklıklarını koruduğunu, erkeklerin ise yitirdiğini görürüz. Öyle görünüyor ki; güzelliğin imajı genel olarak yetişkin bir yüzde çocuksu ifadelerin varlığı ile sağlanmaktadır. Bugün bu durumu kadınlar ve zarif kız çocukları kozmetiklerle sağlamaya çalışmaktadır. Kadınların nasıl derli toplu olunacağını bilmeyen küçük bir kız imajı bırakmak için bilinçli olarak dağınık bir görünüm yarattığı söylenmektedir. Erkeklerin çocuksu görünümü olmayan ve kendilerine baskı yapmak arzusunda olan kadınlara karşı koruma hisleri yoktur. Daha ötesi bu tür kadınları eşlerine değil, daha çok annelerine benzetirler.
Güzellikle erkeklerden daha çok ilgilenen kadınlar, aslında çocuksu davranışlarını bilinçli ya da bilinçsiz olarak gösterir; utangaç, hassas, kuvvetsiz, suçsuz, saf, cahil, atılgan, hayran kalan, meraklı görüntüler çizerler. Bazı kadınlar koruma içgüdüsünü uyarabilmek için, kendi zayıf noktalarını belli etme eğilimindedirler. Oysa kadınların zayıf gibi görünen yanları kuvvetli yanlarıdır ve aslında erkeklerin kendilerini güzel bulmaları, koruma içgüdüsüne kapılmaları, yani belki de tam olarak kalplerinden vurulmaları için uyguladıkları bir yöntemdir.
Napolyon “Kadınların iki silahı, fondötenleri ve küçük çaresiz bir çocuğun gözyaşlarıdır” derken çok haksız olmamalıdır. Büyük insanlar haklı oldukları için büyük olmuşlardır.
Bir yetişkindeki çocuksu ifadelerin, çillerin, kırmızı, dolgun yanakların, uzun kirpiklerin, sarışın lüle saçların, belirgin ve dolgun dudakların insanları neden etkileyebildiği çok açıktır. Ama çocuksu bir ifadeyi sağlamak için bütün bu özelliklere sahip olmak gerekli değildir, genellikle sadece bir tanesi yeterli olabilir. Her insan için her zaman çocuksu ifadeleri öne plana çıkarabilir. Eğer bu özelliklere sahip değilse, kozmetik cerrahi sayesinde sahip olabilir. Ama bunu şimdilik cerrahisiz kozmetikle hayata sirkü edeceğim.
Günümüzde güzellik tamamen doğal bir fenomen olmaktan çıkmış, giderek kültürel bir fenomen halini almıştır. Bu konuya erkeklerden daha çok önem veren kadınlar güzellik ve cazibelerini makyaj malzemeleri, gözlükler, takma kirpikler, küpeler, saç modelleri, şapkalar, eşarplar gibi görünen ve parfüm gibi görünmeyen aksesuarları kullanarak kendilerini düzeltmek ve güzel görünmek çabasını sürdürürler. Bazı modern aksesuarlar bazı güzellik hatalarını gölgelemek için güzellik uzmanları tarafından icat edilmiştir. Örneğin kalın gözlük çerçeveleri göz etrafındaki kazayağı kırışıklıklarını örter, yüksek bir gözlük çerçevesi fazlasıyla kısa olan bir burunu uzun gibi gösterir. Düşük bir gözlük çerçevesi fazlası ile uzun olan bir burnu gölgeleyebilir. Bütün bu stratejiler fazla göze batmadan ve ayrıntılı olarak kadın dergilerinde sürekli yer almaktadır. “Güzelliğin % 30’u doğaldır, % 70’i kendini beğenmekten dolayı oluşmuştur” sözü bu durumu çok iyi açıklar. Ancak güzel görünmeye yardımcı olan bu araçların en olumsuz yanı, bunlar olmadan uzun süre genç ve güzel kalınamamasıdır. Kadınların güzel olma isteği yalnızca erkeklere hazırlanan bir tuzak olmayıp, daha çok toplumda ve ailede daha iyi kabul edilmek için beğenilme duygusu ile ilişkilidir. Son on yıllık sürede büyük gelişmeler olmasına karşın, hayatın kadınlar için genel olarak erkeklerden daha sert olduğu kabul edilmelidir. Ayrıca tıpkı Kızılderililer’in savaşta boyanarak kendilerini kuvvetli hissettikleri gibi makyaj kadınlarda bir güven duygusu yaratmaktadır. “Dış görünümünü değiştir, kişiliğini değiştirmiş olursun” ya da “Bir insanın kendisini süslemesi, gezmeye çıkmak istemesinden dolayıdır” diye düşünenlerimiz azımsana bilir mi?
Gerçekten bu çok önemlidir.
5 Zenci güzeli Tyra Banks “Ben çirkin değilim, sadece benim güzelliğim bir kreasyondur” derken güzel görünmeye yardımcı büyük bir sektörün ürünü olduğunu itiraf etmektedir… Makyaj her zaman vardı. Bir yüzü güzelleştirmek için elbette doğal bir şekilde yapılmalı ve yüz daha genç bir yüze yakınlaştırılmalıdır. Örneğin kırmızı bir ruj, genç dudaklarda yoğun bir renk nüansını oluşturur ve kişinin dinamik bir metabolizması olduğu hissini verir. Kırmızı- pembe bir allık çocuksu yanakları anımsatır. Pudra gençliğin solgun, kadifeye benzeyen cilt görünümünü verebilir. Ancak kötü şekilde kullanılan bir makyaj, yüzün mevcut güzelliğini de yok edebilir. Makyaj bir kadının hem arkadaşı hem de düşmanı olabilir. Çocukça ifadelerin koruma içgüdüsünü oluşturmak için önemli olduğundan bahsetmiştim ya; gelin bu tabloyu tamamlamak için kişinin sesinin de bir çocuk sesi gibi yumuşak ve hoşa gider bir tonda olması gerektiği ne kadar açık olduğunu da güzelliğin tanımlamasının içine alalım.
Sigara içenlerdeki gibi sert ve biraz çatlak çıkan bir ses, bir çocuk sesini anımsatabilir mi? Hayır elbette. Kadının; giysiler de göze ve gönle hitap etmeli, iyi bir kesim ve biçime sahip olmalıdır. Bir mini etek hep yetişkinliğe erişen bir genç kızın uzun bacaklarını düşündürür. Renkler çocukluk dönemini anımsatır, hafif renkler, mavi, pembe her zaman yaşlı bayanlar tarafından seçilirler. Tabii ki siyah kullanmamaya gayret gösterilmelidir.
Güzellik algılamasında bir bütün olarak duyu organlarının hepsi uyarılmalıdır: görmek, duymak, koklamak ve hissetmek çok önemlidir. Güzellik mücevher değerindedir, güzellik aksesuarları varlıklı insanlar için kolay elde edilebilir. Bu güzellik malzemeleri ve yaklaşımların parasız elde edilmesi daha zordur. Bu da estetik cerrahinin daha çok varlıklı kişiler ve tabiatın verdiği ile herkes tarafından beğenilmeyenler için popüler olmaya başlamasının bir açıklamasıdır.
Güzellik tanımlamasında çocuk temasını kullanma fikrinin bilinen bir gerçek olduğunu söylemiştim. Çok iyi bilinir ki çocuk temasının kullanıldığı her durum daha ilgi çekicidir.
Sosyoekonomik olarak geri kalmış ülkelerde kamusal dikkati çekip bağış toplamak, yoksulluğa ve sefalete karşı mücadele etmek için hemen her zaman çocuk temasının kullanıldığı stratejiler izlenir. Her zaman dilenen bir çocuğa, dilenen bir yetişkinden daha fazla para verilir. Çok keyifle izlediğimiz Walt Disney filmlerinde sürekli olarak küçük, savunmasız, her an zarar görebilecek hayvanlar kullanılır. Disney fimlerinde görünen hayvanlar bir küçük fare, bir küçük köpek ya da bir küçük ceylandır. Hiç yetişkin bir hayvan gördünüz mü? Ya da oyuncaklara bir bakın. Hiç yetişkin bir hayvanın, yetişkin bir insanın figurü olduğu oyuncak satın aldınız mı? Bilmemiz gereken bir başka konu da bedensel bir özrün de koruma içgüdüsü oluşturduğudur. Bazı ünlülerde aslında düzeltilmesi çok kolay olan hafif bir şaşılıktan vazgeçememek, ameliyat olup kurtulmamak eğilimi karşısındakinde koruma içgüdüsünü oluşturmak, böylelikle baştan çıkarmak ve düşüncelerinin gücünü sağlamlaştırmak duygusu ile ilişkili değil midir?
Benzer şekilde eğer bir yüzün bir bölümü kusursuz değil ise ve o kişi yüzünün güzel olan kısımlarını bilinçli olarak ön plana çıkarabiliyorsa, bu yüze bakan gözler güzel kısımlara odaklanacak, özürlü olan bölüm hiç göze çarpmayacaktır. Örneğin güzel gözleri ön plana çıkarmak, çirkin bir burunu çok kolay gölgeleyebilir.
Öyleyse..
Neden güzel olmak gerekiyor? Birçok dönemde öne sürüldüğü gibi gurur, hak, hayranlık uyandırma ve başkalarından üstün olmak isteği güzel olmayı gerekli kılan temel dürtüler midir?
Bana göre güzelliğin popülerliği aslında kültürdür. Çok basit anlamda “kısmetine razı olmayıp kısmetini düzeltmeye çabalayan tek varlık insandır”. Güzelliği korumak demek, yaşamı güzelleştirmek için yaşam kalitesini de yükseltmek demektir. Uygarlığın bir sonucu olarak insanlığın yaşam süresinin uzadığı bilinen bir gerçektir. Hatırlarsanız “sağlıklı olmak” yalnızca hastalıklardan uzak kalmak değil, aynı zamanda kişinin mental ve sosyal açıdan da tam bir “mutluluk” içinde bulunmasıdır demiştim. Elbette uzun yaşamak güzeldir. Ancak sadece uzun yaşamanın da yetmediği görülmektedir. Hayat daha uzun süre “güzel” olmalıdır insan. Nasıl modern tıbbın yaşama daha fazla seneler verdiği biliniyorsa, estetiğinde de bu senelere “hayat” verdiği çok açıktır. Güzellik ve moda, kendimizi dile getirebilmek için içimizdeki isteklerimizin dışa vuran göstergeleridir. Moda sadece hayatın sanatsal yönünün bir stil aracıdır. Herkesin bildiği gibi güzellik kalıcı değildir ama aynı zamanda da güzelliğin yaşı yoktur. Sadece yirmili yaşlarında iyi ve güzel bir görünüme sahip olan bir kişinin bütün hayatı boyunca dayanılmaz cazibeli olması mümkündür. “Kadından ilk beklenen onun beğenilmesidir” doğru bir tanımlama kozmetikle zenginlik kazanır. Ben güzel olma isteğinin kişinin güzelliğinden dolayı kendine hayran bırakma isteğinden değil, güzelliğinden dolayı daha çok sevilme isteğinden kaynaklandığına inanıyorum. Bana göre estetik ve güzelliğe düşkün olanların bu davranışları ile verdikleri ana mesaj aslında daha çok sevilme isteğidir.
Dr. Şahin DUMAN