Diş macunlarında ‘çok sağlıklı’, ‘muhakkak bulunmalı’ denilen florür (florid) başka bir sorun. Bu madde dişlerimizin diş yüzeyi için önemli. Fakat vücuda alındığında beyin hasarına yol açıyor. Hatta işin kötü tarafı ‘çocuklara özel’ satılan diş macunlarında florür oranının yetişkinlerinkine oranla çok daha yüksek tutulması,çocukların daha çok çikolata ve şeker tüketmesine sabep oluyor. Florür miktarı artırılarak daha iyi bir koruma hedefleniyor. Oysa miniklerin diş macunu yutması veya ağızlarını bol suyla yıkamaması büyük risk teşkil ediyor.
“Florid dişlerde lekelenmeye (florosis) ve iskelet-kemik bozukluklarına yol açmaktadır. Bir araştırma sonucuna göre 2-6 yaş grubundaki çocuklar dişlerini fırçalarken macunun 1/3’ünü yutmaktadır. Böylece floridin kandaki miktarı artmakta ve toksik (zehirli) seviyelere çıkmaktadır. Diş macunundaki sodium lauryl sulfate (SLS) da köpürtme işlevini yerine getirir. Yüzde 1’in altında bile alınınca insan sağlığına zararlıdır. SLS; kan hücrelerinde toksik tesire, diş etlerinin şişmesine, diş eti hastalıklarına, dişlerin asitlere karşı direncini azaltarak çürümelere ve alerjik reaksiyonlara zemin hazırlar.”
Türkiye’de üretilen pek çok marka ürünlerde. Ürünün içinde kanserle ilişkisi kanıtlanmış sodyum sakkarin ve SLS vb zararlı kimyasalların buluınduğu bir gerçekle karşı karşıyız.
Katı sabunlarda Sodium/Potassium tallowate diye bir sabun yağı var. Bu hayvansal da olabilir, bitkisel de. Eğer hayvansalsa domuzdan elde ediliyor. Piyasada ‘İçinde domuz ve domuz katkı maddeleri kullanılmamıştır’ diye özelikle belirten markalar var. Eğer böyle bir ibare yoksa aldığımız üründe domuz katkısı olduğunu düşünebiliriz.
Eski kuşaklar zamanında günümüzdeki kadar çeşitli cilt bakım ürünü olmadığını biliyoruz. Anneannelerimizi dinlediğimizde, onların zamanında sadece birkaç bilinen marka olduğunu ve çoğunun tonik yerine gül suyu kullandıklarını, ciltlerini nemlendirmek için ise bal ve kaymaktan iyisi olmadığını söylediklerini duyarız. Eski bilgelerin bir çoğu cilt bakımı hakkında “Yiyemeyeceğini, yüzüne sürme!” derken aslında cilt bakımında doğal ürünlerin kullanılması gerektiğini en yalın haliyle vurgulamaktadırlar.
Bitkisel/Doğal olarak nitelendirelen ürünlerin;
- İlaç sanayindeki benzer ve güvenilir tesislerde üretiliyor olması (GMP şartları ),
- Bütün kontrolleri ve allerjik testleri yapılarak üretiliyor olması,
- Üreten firmaların yeterli sayı ve nitelikte teknik elemanı bulunmalı ve ciddi Ar-Ge (araştırma ve geliştirme) çalışmaları yapabiliyor olması,
- Dermotolojik testlerden geçirilerek, özel maddelerle üretiliyor olması,
- Ürünlerin içeriğinde bulunan cildimize düşman maddeleri, metil/propil paraben, sls sles, als, mls aha (alfa hidroksi asit), renklendiriciler, parafin, silikon, petrol ürünleri, formaldehit, kurşun, civa, toulen vb… gibi zararlı maddeleri bulundurmaması,
- Cilt kusurunu kapatan değil düzenli kullanımı sonucunda cilt problemlerini geriye götüren hatta iyileştiren içeriğe sahip olması,
- Doktor ve Eczacı gibi konunun uzmanları tarafında cilt sorunlarının tedavisi için önerilebilir olması
Doğal/Organik sektörünün tüm alanları gibi kozmetik de hızla büyüyor. Ülkemiz de ciddi büyüklükteki şirketler de bu konulara daha çok ilgi duymaya başladılar. Ekonomik çerçevede bu sektörün yakın gelecekte daha da önem kazanacağı şimdiden belli oluyor. Nürnberg’de her yıl yapılan dünyanın en büyük doğal ürün fuarı BIOFACH’ a sektörün ve basının gösterdiği yoğun ilgi bu düşünceleri açıkça desteklemektedir. Doğal/Organik sektör hızla büyüyecek ve burada kurallara uyanlar, gerçek doğal ürünlerle iş yapanlar ve tüketiciyi kandırmayanlar gelecek zamanlarda önemli adımlar atacaklar.
Bilinçli tüketicilerin de, doğallık sertifikası veren kuruluşların web sayfalarından doğal ürünlerde bulunmaması gereken maddeleri öğrenmeleri, ürünü satın almadan önce mutlaka ürün üzerinde içeriğini kontrol etmeleri, içeriği kurallara göre yazılmamış ya da eksik verilmiş ürünleri almamaları doğru ürünlere daha kolay ulaşmalarını sağlayacaktır.
Siz de biraz dikkatlice incelediğinizde doğallık iddiasındaki ürünlerin maalesef çok azının tam anlamıyla doğal olduğunu, organik demekle organik olunamayacağını hemen fark edeceksiniz. Doğallık kargaşasında yolunuzu doğru bulmak istiyorsanız her ürün için gerçek doğallık sertifikası sorgulaması yapmanızı öneririz.
Kaygılanmalıyız, çünkü;
- Sandığınızdan daha fazla kozmetik ürün kullanıyoruz.
- Kozmetik etiketleri, tüm içerik listesini kapsamıyor.
- Parfümlerde toksik maddelerin listesi ise hiç bulunmuyor.
- Kavram karmaşası tüketicinin kafasını karıştırıyor. Satıcıların bir kısmı da bu durumu tüketiciyi yanlış yönlendirmek ve satışı artırmak yönünde kullanıyor.
- Yetersiz yasal düzenleme ve denetim sonucunda sağlığımızı tehdit eden tehlikeli maddeler paketlenerek doğal/organik olarak satılıyor.
- Yasal düzenlemeler ne yazık ki içerik ve konsept oluşturma açısından karmaşık ve ihtiyaca cevap vermiyor.